Salyangoz

Kendini çok renksiz bulan salyangoz , güzelller güzeli rengarenk kelebek arkadaşına gitmiş;
başlamış kabuğunun çok renksiz olduğundan yakınmaya.Kelebekte onun bu durumuna çok üzülmüş.Birlikte çare aramaya başlamışlar,kelebek demiş aklıma parlak bir fikir geldi!Senin kabuğunu boyayalım böylece çok güzel görunursun.Hemen işe koyulmuş.Bir güzel salyangozun kabuğunu boyamış.Salyangoz da bu yeni halinden çok memnun olmuş.Bir gün büyük bir fırtına çıkmış,herkes sağa sola kaçışmış.Kelebek sığınacak yeri zor bulmuş.Hızli yağan yağmur salyangozun tüm boyasını akıtmış.Ama o çok mutluymuş.Çunku en büyük fırtınalarda dahi sığınacak bir kabuğu olduğunu anlamış.

Kıssadan Hisse

Kıssadan hisse – Diyarın birinde güçlü bir hükümdar,amansız hastalığa yakalanır. Ülkenin dört biryanından gelen hekimler çare bulamazlar. En sonunda, Sağlıklı bir kalp bulunup padişaha yedirilirse deva bulabileceğine karar verirler. Aranan özelliklere sahip bir köylü çocuğu bulunur.
Anne ve babası para ile ikna edilir. Devrin kadısından ; padişahın selameti için katli vaciptir diye fetva alınır. Çocuk cellada teslim edilir. Tam kafası kesilecekken ellerini gök yüzüne açar ve acı acı gülümseyerek dua eder. Meraklanan hükümdar sorar, çocuk ;”En güvendiğim insanlar anne babamdı para karşılığı beni sattılar, ülkede adalet var sanıyordum kadı padişahın çıkarına uygun fetva verdi. Geriye sadece Allah’a dua edip yardım dilemekten başka çare kalmadı. Onun için acı acı gülümseyip dua ediyorum” der

Bal ve Ekmek

 

 

Paranın geçmediği yıllarda adamın biri ağaçlardan topladığı balları şehirde bir fırıncıya satmaya başlamış.
Fırıncıda balın karşılığında adama iki ekmek veriyormuş.
Günler gelir geçer bir gün fırıncı balı tartar ve eksik gramda olduğunu anlar.Kendi kendine hamen kadıya gitmenin bir anlamı yok.Bir kaç alış verişten sonra da gramın eksik olduğunu görünce kadının kapısı çalarlar.
Kadı balcıya sorar ” bire adam balı eksik gramdan , fırıncıya veriyor muşsun”
Balcı bilmiyorum der” ben fırıncının verdiği ekmeği tartının bir tarafına bir tarafına da balı koyup aynı gramında ,bal veriyorum “der….
.
İnsanları kendi kalıplarımıza sokarak değerlendirmeyelim…

Hoca

Eski evler ile dolu mahallenin birinde kendisini hoca olarak adamış fakir bir adam yaşarmış.Sakallarının uzunluğu bütün mahallenin dilindeymiş,yanından geçenlerin yürekleri titrermiş. Yanlış yapana hiç tölaransı yokmuş.Günler gelmiş geçmiş hocaya hiç beklemediği bir yerden büyük bir miras kalmış.Bunu ögrenen fakir mahalleli her gün hocanın kapısını​ aşındırmaya başlamış.Hoca bakmış bunun sonu yok,paralarda bitiyor.Kendince bir plan yapmış. Sabah kimse gelmeden sakalını kökünden kesmiş, kıyafetleri de değiştirmiş.Tam hazırlığı bitmiş kapı çalınmış.Kapıyı açan hocayı görenler tanımamışlar.Hoca nerede demiş içlerinden biri.Hoca da etrafındakilere dönerek yüksek sesle ” hoca gitti canım “demiş.

Eğer gerçek bir müslüman kimliğiniz yok ise sakladığınız kimliğiniz bir yerlerde ortaya çıkacaktır.dikkat!!!

Tarihi Para

Kadının biri para biriktirmeyi çok seviyormuş.Gün gelmiş geçmiş ve nihayetinde​ yaşlanmış.Ölmeden evvel birikimini bir yardım kuruluşuna vermeye karar vermiş. Para çuvalını sırtına vurup yola düşmüş. Gittiği yerde müdürün odasına çıkmış ve biriktirdiği tüm parayı onlara bağışlamak istediğini söylemiş.Müdür buna çok sevinmiş.Yaşlı kadın çuvalındaki parayı masaya boşaltınca müdür gözlerine inanamamış …Dönmüş yaşlı kadına ” – teyze bu paraların tarihi geçmiş”demiş.Yaşlı kadın pişmanlık içinde evinin yolunu tutmuş.

Portakal Ağacı

Hikaye bu ya kendini çok seven bir portakal ağacı varmış.Bu portakal ağacı bulunduğu yerden o kadar çok sıkılmış ki , uzaklardan gelen bir yolcuya onuda yanında götürmesini istemiş.Nihayetinde istediği de olmuş. Yaşadığı yerden çok uzaklara gitmiş. ilk önceleri mutluymuş lakin kendini pek iyi hissetmiyormuş.Günler geçtikçe solmuş ,soldukça kurumaya başlamış.Anlamışki yaşadığı yere ait olmamak onu öldürüyormuş.Çok pişman olmuş olmasına ama iş işten çoktan geçmiş… Tanıdığınız veya tanımadığınız bir çevre de kendinizi portakal ağacı gibi hissediyorsanız muhtemelen oraraya ait değilsiniz…🍊🍊🍊
.

Kuyruk Acısı

Vaktiyle bir adam kuyudan su çekerek ihtiyaçlarını karşılamaktatır.Birgün yine kuyudan su çekerken bir yılan su kovasıyla birlikte yukarı çıkar.Yılan adamı görünce beni öldürme sana hergün burdan çıkar sana bir altın veririm der.Tabi bu adamın çok hoşuna​ gider.Böyle yıllar gelir ve geçerken adam hastalanır.Oğluna kuyuya gidip alıntını almasını ister.Kuyuya giden oğlu altını alır.Aç gözlülük yapar ve kuyudan başka altın var mı diye bakmak ister.Yılan ona karşı çıkar.Adamın oğlu yılanın kuyruğunu koparır.Oda oğlanı sokar ve öldürür.Adam bu duruma çok üzülür.Günler geçer ve adam yılanın yanına gider .Yılanı görünce aramızda yaşananları unutalım der.Yılan adama döner “bende bu kuyruk acısı,sende de evlat acısı olduğu sürece biz dost olamayız” der.❤❤❤ Olayları kuyruğu koparacak boyuta taşımayın
.

Hastahane

Orta yaşlı iki adam hastanede yatmaktadır.Cam kenarlarında yatan adam yanında hareketsiz yatan adama sürekli camdan gördüğü eşsiz manzaradan bahseder. Günler gelir geçer.Cam kenarındaki adam ölür.Boşalan yatağa diğer adamı alırlar. Adam heyecanla camdan bakar . Gördüklerine inanamaz cam boş bir duvara bakmaktadır… Yürekleri güzel gören tüm insanlara hayırlı bir gün diliyorum 💖💖