Feng Shui
Feng Shui
Doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlar da harekete geçirme yöntemlerini gösteren eski bir Çin öğretisidir .Eşya yerleştirme sanatı da denebilir.
Bende bu yöntemi bir kaç gün önce çok izlenen , ünlü bir yazarın sunduğu , gündüz kuşağı programında duydum . Kendince taraftarı olan bir düşünce sistemi gibi geldi . Konun başları dikkatimi çekti , ta ki feng shui uzmanı konuğunun ve sunucunun arasında geçen konuşmaları duyana kadar:
Feng shui uzmanı : -” Kırık , bozuk , kullanılmayacak kadar eski eşyaları atın ve ya bir başkasına verin . Sevdiğim bir söz var ;”bir başkasının çöpü , bir başkasının hazinesi olabilir .”O yüzden ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak daha güzel.”
Sunucu yazar ; “- Bir çiçeğe bir şey olmuştu hatırlamıyorum . Kapının önüne koydum beş dakika sonra baktım yok , demek ihtiyaç sahibi almış . ”
Bu nasıl bir inanç sistemini anlatmadır . Nasıl bir çirkinleşmedir , fakiri ötekileştirmektir . Hiç kimsenin çöpü , kimsenin hazinesi olamaz . Bu sadece insan emeğini çalıp , çaldıklarını kullanıp , sahibine iadesinden ibarettir . Eşitsizliğin ürettiği , eşitsizliktir .
Televizyonu izleyelim 🙂
Yitik Çocukluk
Yitik Çocukluk
Çocukken dünyayı sonu gelmez oyunların oynandığı yer , en büyük servetin lezzetli pastaların , şekerlerin , çikolataların olduğunu hayal ederdim . Yıllar , yıllar geçti ve anne oldum . Geçmişe bakışım tamamen değişti . Şimdilerde çocukluğun aslında bir bataklık olduğunu ve oradan çabalamadan ve destek alınmadan asla çıkılamayacağı bir dönem olarak görüyorum .
Yakın tarihimiz de tanık olduğumuz ve olmaya devam ettiğimiz Irak ve Suriye halkının çocuklarının yaşadıklarına bir anne olarak nasıl üzüldüğümü tarif edemem . Kaçırılanlar , canlı bomba olarak kullanılanlar , istismar edilenler , satılanlar , öldürülenler , özetle yok edilenler… Yaşanılan zulme dur diyebilecek birinin de olmaması çok düşündürücü bir durum .
Gökyüzünde siyah bulutlar belirdiğinde bulutların rengine göre fırtınanın büyüklüğünü anlarız ya , bu çocukların da ileri ki asırlar da çok daha büyük insan fırtınaları kopacaklarını anlamamız gerekir .
Allah yüreklere merhamet versin .
Amin
Kayıp Bulundu
Kayıp Bulundu
Bir pazar günüydü. Mahalleyi davul zurna sesleri inletiyordu.Ben ve arkadaşlarım kulağımıza gelen sesle çılgınlar gibi sağa sola koşuşturuyor anlamsız danslar ediyorduk . Arkadaşlardan birisi – “kızlar bir kaç seneye kalmaz bizlerde gelin oluruz ” demiş . Biz de ona daha on beş yaşındayız evlilik bizden çok uzaklarda demiştik . Bu söz bize çok uzak gelse de bizim şen kahkahalar atmamıza sebep olmuştu .
Kızlarla mahallemize gelen yeni gelini merak ediyorduk . Adının Hanım olduğunu , yirmi beş yaşında , kocasının da otuz yedi yaşında olduğunu , kocasının huysuz biri olduğunu , kızın başını yaktıkları şeklinde annelerimizden duyduğumuz yarım yamalak bilgileri bir araya gelince konuşuyorduk . Öğrenebildiğimiz yeni bilgileri aramız da paylaşıyorduk .
Aradan yaklaşık iki yıl geçmişti . Yeni gelin Hanım Abla ile komşu olmuştuk . Evimiz yakın olduğu için bize sıkça gelir ve annemle dertleşirdi . Hep kocasından bahseder bebeği de olmadığı için kaynanasının sürekli söylendiğini şikayet eder dururdu . Annem onu teselli eder , laf dinlemeyeyim diye sürekli bana da olmadık işler yaptırırdı . Ben o sene üniversteyi kazanmış İstanbul ‘ dan Konya ‘ ya gitmiştim . Yaz tatillerinde de pek gelemiyordum . Sürekli ders çalışıyordum . Ara sıra mahalle arkadaşlarımla yazışıyor , onlar hakkında bilgiler alıyordum . Hepimiz dağılmıştık , aramızda evlenenler olmuş , bebekleri dahi olmuştu.
Okulu bitirip iş hayatına atılmıştım . İşten eve geldiğim bir akşamdı . Hanım Abla ile karşılaştım . Bana panik içinde bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sakin olmasını söyledim ve olayı sakin bir şekilde anlatmasını istedim . Bana hamile olduğunu söyleyince ben de şok oldum . Hanım Abla kırk beş yaşındaydı kocası da altmışına dayanmıştı . Evliliğin üzerinden çok yıllar geçmişti . Bebek ümidini keseli de yıllar olmuştu . Kocasından , kaynanasından mahallenin dedikodusundan bezmiş , hatta kaynanası çocuğu olmuyor diye üstüne kuma bile almıştı . Kuması da bebeği olmayınca , kadın dayanamamış gitmişti . Hanım Abla ‘nın yüreğinde hiç ummadığı bir anda bir can hayat bulmuştu . Tanıdık doktor arkadaşıma yönlendirdim .
Hanım Ablanın nur topu gibi bir kızı oldu . Huysuz kocası bebek doğunca , bu yaştan sonra çocuk mu bakacağız diyerek başkasına vermek istemişti .20 yıl sonra anne olmuştu onu , nasıl bir başkasına verebilirdi . Kız on yaşına gelmişti . Birde duyduk ki Hanım Abla kocasını bırakıp 90 yaşında variyetli birine kaçmış . Bunun olabilme ihtimali var mıydı ? Hayırsız bir babadan kaçışın adı da bu olabilirdi . Hanım Abla’ dan hiç ses yoktu . Nere gitmişti , kimle gitmişti , yaşlı adamı nasıl bulmuştu sorulara yanıt verecek kimse yoktu . Akrabaları dahi reddetmiş , sorulunca öğle biri yok diyorlardı . Ardan çok geçmemişti ki kocasının , içki komasından öldüğü haberi yayıldı . Hanım Abla da mahalleli tarafından çoktan unutulmuştu .
İşe vapurla gidiyordum . Bir yandan çayımı yudumlayıp bir yandan da aldığım gazeteyi okumaya çalışıyordum . Gazetenin 3.sayfa haberlerinde Hanım Ablayı görünce ağzımdaki çayı istem dışı püskürdüm . “Ölüm döşeğinde kızını arayan annenin hazin sonu ” başlığıyla haberlere konu olmuştu . Çevremdekilerin dikkatli bakışları altında yazıyı okuyor hıçkırıkla ağlıyordum . Hanım Abla evden kaçan kızını ararken enfeksiyonlu bir hastalığa yakalanmış , kızını bulamadan vefat etmişti . 3 aydır bulunamayan 18 yaşında ki kızı da aşırı doz uyuşturucudan kullanmaktan ölü olarak yol kenarında bulunmuştu …
Biraz kendimi topladım ki , kulağım da davul zurna sesleri çınlamaya başladı . Hanım Ablanın mahalleye gelişindeki heyecanımız aklıma gelmişti . Mahallemiz onun gelişiyle nasıl da şenlenmişti …
-SON-
Gidiyorum
Gidiyorum
Kartondan Çiçek Yapımı
Malzemeler:
- renkli kartonlar
- 2 adet oynar göz ya ya kendiniz çizebilirsiniz
- pipet ve pipetleri sarmak için yeşil grapon kağıdı
- yapıştırıcı
- makas
Yapılışı:
- istediğiniz renkteki kartonu çiçek şekli çizip , keselim
- ağız çizelim
- oynar gözleri de yapıştıralım
- pipetleri grapon kağıdı ile saralım
- arkasına pipet yapıştıralım
- etkinliğimiz tamam
Korkma Türkiye ! Arkanda Mücahit Analar Var
15 temmuz darbe girişimine karşı koymak için yola çıkan Mücahit Kadın !
- Vatan seven
- Güven veren
- İslam ‘ ı terör dini diye tanıtanlara , duruşuyla cevap veren
- Hak din olan İslam ‘ ın temsilcisi bu devirde de nasıl olunur gösteren
- Müslüman kardeşlerimizin dini hassasiyetini kullanıp , politika yapanlara cevap veren
- Yıllarca başörtüsü sorunuyla beynimizi kirleten zihinlere , sorunun başörtüsü ,çarşaf değil sorunun ; at gözlüğü takmış beyinler olduğunu gösteren
- Alevi , Kürt , Türk …ülkeyi parça parça bölüp yok etmeye çalışan zihniyetlere tokat gibi bir cevap veren . BÖLEMEZSİNİZ
( Bu ayrıştırma çabasını yıllarca anlamamışımdır . Bizler aynı sokaklarda oynayıp , aynı okullarda okuyup , aynı işlerde çalışıp , aynı kaptan yemek yiyip , nasıl ayrışabiliriz ki? )
- Teşekkürler , böyle kadınlar doğuran Analara .
Darbe !
Darbe !
Yasaklar , yasaklar, darbeler …
Türk toplumunun kültürü ve İslam inancına olan bağlılığı bir çok birey, kurum ve kuruluş tarafından sömürüldüğünü artık açık ve net görebiliyoruz . İslam dinini benimsemiş Türk kadınına modern görünüm vererek ,Türk erkeğinin de sakalını keserek içinde ki İslam dinine olan bağlılığının yok olamayacağı son olaylarla dahada iyi anlaşılmıştır . Çünkü Türkler İslam ‘ ı inandıkları dine yakın olduğu için seçmiştir .Yılların getirdiği yasaklar din istismarcılarının ekmeğine kaymak olmuştur .Nüfusun %90 müslüman olan ülkende asra yakın başörtüsü sorun olmuş , inandığı gibi yaşamaya çalışanlar ise ötekileştirilmiştir . Bu sahışlar kendi düşüncesine yakın olan cemaatlere yönelmiştir . Kabul gördüğü , desteklendiği aynı değerleri paylaştıklarını inandıkları bireylere gönülden bağlanmıştır . Değer verdiğini de sorgulama ihtiyacı hissetmemiştir .15 temmuz olayları bizlere bir topluma yasaklar koyup , makul çözümler sunmayarak bireylerin tek tek istismara açık hale gelebildiklerini göstermiştir .
Maddi manevi desteği olan – olmayan anadolu veya büyükşehir insanın en güvendikleri yerlerdi ” abi ve ablaların evi “- kızım ablaların evinde kalıyor . – Ooo bişey olmaz kalsın güvenilir yer . – Oğlum abileri sayesinde çok başarılı çok terbiyeli . Çocuklar okusun diye tüm eş dosta bol bol az mı zarf dağıtıldı .İçleri çoğu zaman zekat fitreyle dolduruldu . Gazeteleri dergileri ısrarla satıldı , sattırıldı . Amaç dindar nesil yetişiyor , yetiştiriliyor diye . İslam alimlerinin veremediği fetvalar cemaat tarafından verilip , uygulanmasına da hiç ses çıkarmadık !
Bu masum halkın yavruları şimdi düşman hale geldi . Hangi anne baba çocuğunun devlet – halk düşmanı olarak yetişmesini arzu eder . Hangi evlat gurur duyduğu babasının bir menfezden çıkarılmasını ister ! Anne babalar dini değerleri temsil ettikleri , güvendikleri için bu cemaatlere yavrularını , elleriyle götürüp bıraktılar . Şimdi en güvendiğimiz , ayakta durması için elimizden geleni yaptığımız cemaate terör örgütü , terör yuvası şeklinde şaşkınlıkla bakıyoruz .
Muhterem bir hocamın sohbetinde şöyle işitmiştim “kızım ! Kabe ‘ye milyonlarca insan geliyor ; kimisi ibadet için , kimisi ticaret için , kimisi de hırsızlık için ” biz müslümanlar Kabe ‘ den gelen her insanı hacı zannediyoruz , insanların asıl niyetlerini bilemiyoruz . Onun için İslam dini doğru kaynaklardan öğrenmeye gayret etmeliyiz . Yeterli bilgiye sahip olmadığımız içindir ki kıyas yapamıyor , doğru bulamıyoruz .
Not:(Hiç bir cemaatle alakam yoktur . Çevremdeki gözlemlerimi yorumladım.)
Kıymalı Biber Dolması
Kıymalı Biber Dolması
- 1 kg dolmalık biber
İç Harcı İçin:
- 250 gr kıyma
- 3 adet kuru soğan
- 1,5 su bardağı pirinç
- 1 adet domates
- 2 yemek kaşığı salça
- 1 tutam maydanoz
- 1 tutam dereotu
- 2 tatlı kaşığı tuz
- 2 yemek kaşığı tere yağı
- 2 yemek kaşığı sıvı yağ
- arzuya göre baharat
- Harcın içerine farklı olarak bir adet havuçta rendeledim tavsiye ederim
Yapılışı:
- iç harcın malzemelerini bir kaba alıp yoğuralım
- içlerini temizlenen dolma biberleri hazırladığımız iç ile dolduralım
- üzerlerine domateslerin kabuk kısmını bastıralım
- tenceremize dizelim,üzerine iki yemek kaşığı sıvı yağ gezdirelim
- biberlerin boyunu aşmayacak şekilde su ekleyelim
- bir çay kaşığı suyuna tuz serpelim (arzuya göre salça da ekleyelebilirsiniz)
- 45 dk kısık ateşte pişirelim
- sıcak şekilde servis yapalım
Alınmayan Selam
Alınmayan Selam
…dünyanın bitmeyen telaşı beni bitirmişti . Günlerim birbirine geçmiş . Sabah yataktan kalkamaz , akşam olunca da gözlerimi kapayamaz olmuştum . Hayattan hiç bir beklentim kalmamıştı . Kendimi ait hissetmediğim bu dünyayı terketmenin zamanı geldiğini düşünüyordum. Kararımı vermiştim , girdiğim çıkmazın tek çıkış kapısı buydu . Her şeyi ayarladım . Ne zaman , nerede , nasıl planlarım tamamdı veda mektubum dahi hazırdı .
Öğle vaktin de kalktım , karnım açtı . Toparlandığım için dolapta hiç bir şey yoktu . Zaruri olarak markete gittim . Bir kaç bir şey alıp parayı uzattım , üstünü almadan çıktım . Gideceğim yerde paraya ihtiyacım olmayacaktı . Etrafıma bakmadan hızlı adımlarla eve gidiyordum . Bir ses duyar gibi oldum . Arkama dahi bakmadan ilerledim . Sonra kolumu sertçe birinin tuttuğunu hissettim . Kardeş ” selemün aleyküm ” dedim . Allah ‘ın selamını verdim almadın . Adam durmadan konuşuyor bende onu başımdan savmak için kısa cevaplar veriyordum .
Evin kapına geldiğimde baktım , adam arkamdan gelmiş . Kardeş hakkını helal et sana sert konuşup canını sıktım herhalde . Adama sohbet etmeye çalıyordu . Nereden de çıktı karşıma diyerek öfkelenmeye başlamıştım ki adam uzaklaştı . Eve çıktım marketten aldıklarımı gazetenin üzerine koydum ve yemeğe başladım . Aklıma başıma adeta müptela olan şu adam geldi . Bir selam için kendini parçalıyordu. İşi gücü bırakmış benimle selam aldın – almadın tartışmasına girmişti . Bir kaç saat sonra geride bırakacağım dünya da biri bana selam dese ne olur , demese ne olur diyordum kendi kendime ama adamın tavrı beni ister istemez garip bir ruh haline sokmuştu .
Kendi kendime ” Selamün Aleyküm ” deyip duruyordum . Yani ” Allah ‘ın selamı senin üzerine olsun ” . Evet beni bir Yaradan ‘ ın olduğunu biliyordum lakin uzun zamandır O ‘nu hiç düşünmemiştim . O ‘ nun bana selamı vardı . Bu düşünceler günlerce hazırlamış olduğum planı alt üst edecekti neredeyse . Apar topar gazeteyi içindekilerle birlikte toplayıp çöpe bastım . Planımı gerçekleştirmek için hazırdım ama çok sinirliydim . Nereden de karşılaştım şu adamla ! Söyledikleri kulaklarım da çınlıyordu . Allah ‘ ın selamı .Allah ‘ ın selamı . Beni Yaradan bana selam yolluyordu . Benim gibi beş para etmeyen , zorluklara pes etmiş birine .
Bu düşünceler planımı en azından bir gün ertelemem gerektiğini bana hissettirdi . Ve Yaradan ‘ ın selamını düşündükçe bir gün daha planımı öteledim .Ve günler sonra planımdan tamamen vazgeçtim . Allah ‘ın bana yolladığını selamı , yüreğimin ta derinliklerinde hissediyordum artık…
“ Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin…”
(Nisâ Sûresi 86)