Var Mıydı?

Konuşmak en çok sana yakışıyordu
Beni de söyletmeye hakkın var mıydı
Kahkahalar senin taktığın maskeydi
Bana da hediye etmeye hakkın var mıydı

Kırıp dökmeyi,basıp geçmeyi biliyordun
Üzmeye, ağlatmaya hakkın var mıydı
Umursamaz gördüğün ,senin gördüğündü
Saklı kalanları bilmeye hakkın var mıydı

Ilık bir meltem gibi gelip geçmeliydin
Fırtınanan da savurmaya hakkın var mıydı
Bir bardak çay gibi ısıtmalıydın kalbimi
Yakıp kül etmeye hakkın var mıydı

Mutluluk bekliyorsun çaldıklarından
Mutsuz etmeye hakkın var mıydı
Hiç pişman olmadın anlıyorum
Pişmanım demeye hakkın var mıydı.

Küçük Hediyeler

Küçük Hediyeler
Sokakta yürürken mikrofon uzatıp “ülkeni seviyor musun ?”diye kime soru sorsanız ,uzun uzun vatan sevgisini size anlatacağından eminim. Arada sıkıntılardan da dem vuranlar olacaktır.
Bir süre önce bir işletmede bulunmuştum. Yapacağım işlem uzun sürecek olduğu için bir koltukta beklemeye başladım. Birşeyler okuyup ,ikram edilen çayı yudumluyordum.
Kapıdan içeriye bir aile geldi.Karı koca ve 5 yaşlarında minik bir prenses yüzleri gülerek işletme sahibi ile tokalaşıp koltuga oturdular. İşletme sahibini tanıdıklarını konuşmalarından anlaşılıyordu. Bende ister istemez onların sohbetlerine kulak misafiri oluyordum zaten başka bir şansım da yoktu.Adam Türk eşi Alman vatandaşı idi. Adam Türkiye de iş yeri açmak istediklerini ama birçok prosedür olduğundan dert yanıyordu. Karısı da bir iki damla gözyaşı döktü. İşletme sahibi kadını teselli etmeye başladı. Türkiye de işlerin para ile yürüdüğünü , Almanya gibi prosedürlerin fazla öneminin olmadığını , çeşitli kişilerin diplomalarının kiralanabilir olduğunu, küçük hediyeler ile kişilerin ikna edilebilirliğinden bahsediyordu. Kadın bu açıklamalardan sonra kendine geldi ve yüzü gülmeye başladı.
Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayanlar ,menfaat söz konusu olduğunda gerçek kimliğini nasıl da ortaya koymuştu. Canım ülkem küçük bir hediye nasıl da paketine sığdırılmıştı.
Şimdi size soruyorum !
Burada suç yönetim de mi?denetimde mi? kişilerde mi?.

Gidiyorum

Gidiyorum sevdiğim gidiyorum
Şimal yıldızı doğanda
Ay karanlığa sarıldığında
Sabah güneşi görmeden gidiyorum
Rüzgarları kendime yaren aldım
Tozlu yollardan ,dar patikalardan
Uçurumların kenarından
Dört nala , kaçarcasına gidiyorum
Sessiz sensizlikle yaşayamam diyorum
Sol yanımda ağır yük taşıyamıyorum
Şebnemler dökülüyor gönlümden
Sen hoşçakal ben benden gidiyorum .
24.06.2019❤ .
Ameliyat masasına beş kala yazılmıştır!

Can

Kuyuya atmadın belki
Ateşe attın ellerinle
Şimdi kal diyorsun
Bilmem hangi yüzle

Ne değişti sende bende
Aynı ruhtuk ayrı tende
Bak gör ne kaldı bizde
Paramparça yürek bende

Söyledim sus dedin
Herşey yolunda dedin
Bir nefes dilenirken
Kollarında can verdim.❤

Mahrem

Mahrem bir sır gibi kalbinde sakladığın
Bendim
Nağme nağme söylediğin şarkı
Bendim
Mum gibi yaktığın ,damla damla erittiğin
Bendim
Avuçlarınlara rüzgara savurduğun kül değil
Bendim
Kıskandığın,bakamağın,tutamadığın el
Bendim
Kırıp döktüğün, paramparça ettiğin aynalar değil
Bendim
Çarpıp gittiğin,ağlattığın,susturduğun
Bendim
Satır satır yazdığın,masal gibi bitirdiğin
Bendim
…..❤ .

Not

Yıllar önce bir abi anlatmıştı.
Eşi ile trafikte giderken yanlarından lüks bir araba geçiyormuş. Kendi arabası da iki koltuklu arkası da eşya taşımak için küçük bagajlı bir araç. Eşine sormuş o araba mı güzel bizimki mi diye ? Eşi,tabi ki lüks araba.Bindiğimiz araba her an yolda kalacak gibi demiş. Abi de dönmüş eşine demiş ki ; bizim arabamız o lüks araçtan daha güzel çünkü için de biz varız….
Hayatta dinlediğimiz küçük anekdotlar kulağımıza takılan sıralı küpeler gibi oluyor. Sahip olduğumuz ne varsa aslında bizim için en değerli şeydir. Ama bunun değerini maalesef ki elimizden gidince fark ediyoruz.❤❤
.

Pardon

Bir bardak su içmek için mutfağa gittiniz.
Tam bardağı aldım derken elinizden kayıp yere düştü ve paramparça oldu. Anneniz ” kırılsın ,canın sağolsun” diyerek içinizde ferahlatıcı bir etki yaptı…
Hayatta yanlışlıklar mutlaka olur, bazen sözle bazen davranışla. Bu da bizim insanı bir özelliğimizdir. Ne var ki yanlış yaptığımızda kabullenmek yerine ısrarla devam ettirmenin nihayetinde yaptırımı hak ediyoruz demektir.
İşini önemseyen bir doktorun yanlış iğne sonucu öldürdüğü hastasına “pardon yanlışlıkla oldu” demesi mümkün olabilir mi peki?
Yada kibriti ateşleyip ormana atan “aa yanlışlıkla oldu” deyip tüm ormanın kül olmasına neden olan şahısa masum diyebilir miyiz?

Israrla yapmaya devam ettiğiniz yanlışlıklar belki adli bir vakaya dönüşmez ama İlahi Adalet illaki yerini bulur….❤ .
Trafik ışıkları bozuk olsa da kırmızıda durman gerektiğini asla unutma!
Sonra dönüşü olmayan hüzünlere hapsolursunuz…

Kalmadı Zaten

Kalmadı Zaten

Yak bir ateş bağrıma
Rüzgar alevlendirir zaten
Söndürmeyle uğraşma
Zamanla küllenir zaten

Hadi kır bütün kanatlarımı
Uçmaya gücüm kalmadı zaten
Tut yürüdüğüm yolları
Yürümeye takatim kalmadı zaten

Tek bir söz duymak istemiyorum
Teselli olmaya niyetim kalmadı zaten
Beni tek kurşunla vur öldür
Yaşamaya sabrım kalmadı zaten.❤

Mektuplar

Mektuplar

Her gece ucu yanmış mektuplar yazıyorum sana
Samimi ve içten, ne gelirse gönlümün kaleminden
Seni anlatıyorum sana
Deli çocuksu hallerinden yazıyorum uzun uzun
O merhamet dolu yüreğini düşünüp kayboluyorum koridorlarında
Bir ara uyur gibi oluyorum, rüyalarımda seni buluyorum
Ellerin saçlarımı okşuyor
Ben seni izliyorum hayranlıkla
Kanter içerisinde uyanıyorum
Elimle etrafı yokluyorum
Yokluğun dokunuyor yüreğime
Yazdıklarımı okuyorum
Kağıtların mürekkeplerini dağıtıyor göz yaşlarım
Tekrar başa dönüp
Tekrar seni yazmaya başlıyorum
Ucunu yakıyorum mektupların yüreğimle
Ve sessizce yastığımın altına saklıyorum
Bir gün sana verebilirim ümidiyle